Öncelikle şunu belirtmeliyim; sindirim sistemimizin çalışma prensibi (Fizyoloji) ağzımıza aldığımız sonra yuttuğunuz sıvı katı tüm gıdaları yemek borusu kas tabakası, midemizin kas tabakaları, ince barsaklarımızın kas tabakaları, kalın barsak kas tabakaları sayesine “ileriye doğru iktirmek-iletmek” üzerine kuruludur. Sindirim sistemimizdeki tüm organların birbiri ile uyumlu çalışması sayesinde “ağzımızdan-makatımıza doğru” herşey ileriye doğru iletilir ve sindirim sistemimizde bir organın bittiği yerde-bir geçiş bir kapı mekanizması-sonrasında diğer organımıza geçiş yapılır.

Yediklerimiz ve içtiklerimiz, yemek borumuzun son bulduğu alt kısmında “kas tabakalarından zengin kapı yada kapakçık (sfinkter)” dediğimiz özelleşmiş bir bölgeden geçerek (alt özofagiyal kapakçık/sfinkter) midemize girer ve yemek borusu alt kısmındaki bu kapı/kapakçık gıdalar midemize girdikten hemen sonra kapanır (tıpkı dışkıladıktan sonra makatımızdaki kapının kapanması gibi) ve “midemizdeki gıdaların ve midemizdeki asitin yemek borusuna geri kaçışına” izin vermez.

Yemeklerden sonra ağzınıza acı su gelmesi, yediklerinizin ağzınıza gelmesi, göğüs kafesi arkasında yanma, hatta bir yemekten sonra “kalbe vuran göğüs ağrısı”-ki şiddetli olduğunda reflü semptomları kalp krizi ile karıştırılabilir*-şikayetleriniz var ise sizin için yapılacak “en iyi en doğru işlem” “altın standart işlem” ağrı-sızı hissetmeden-bayıltılarak yapılacak olan “mide endoskopisidir”

Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH), yemek borusu örtüsünün (mukoza) mide asidine son derece hassas olması nedeniyle mide sıvılarıyla uzun süre temas etmesi sonucunda yemek borusu örtüsünde zedelenme (ÖZOFAJİT) meydana gelmesidir.

Uzun süreli ve tedavi edilmeyen mide asit reflüsünde en sık yaşanan problem YEMEK BORUSU ALT UCUNDA DEĞİŞİK DERECELERDE (Los Angales kriterlerine göre yemek borusu altucundaki hasar şiddeti Grade A/B/C/D diye sınıflandırılır) ÇOĞU ZAMAN KALICI YEMEK BORUSU ALTUCU HASARI (ÖZOFAJİT) GELİŞMESİDİR.

Mide Reflü tedavisinde ilk aşama; aslında mide endoskopisi yaparak “mide reflü hastalığının şiddetini” ortaya koyarak başlanmalıdır. Hastalığın hasarını/şiddetini bilmeden yapılacak tedavilerin “başarı oranının düşük olacağı” aşikardır.

Tüm yağlı (zeytinyağı dahil) gıdalar

Yağda kızartmalar

Yağlı tohum yada kuruyemişler

Salçalı yemekler

Çiğ soğan

Çikolata

Sigara

Kremalı yemekler salatalar

Yemek üstüne hemen içilen çay

Yemek üstüne hemen içilen kahve/Türk Kahvesi, nescafe

Günümüzde reflü ameliyatları etkili bir şekilde yaygın olarak yapılmaktadır. Modern Reflü cerrahisinde “ALTIN STANDART AMELİYAT” KESİNLİKLE KAPALI/LAPAROSKOPİK YÖNTEM ile yapılan LAPAROSKOPİK NİSSEN AMELİYATIDIR.Bu ameliyatta yemek borusunun mideyle buluştuğu yerdeki kapak/kapakçık sistemi “dikilerek” güçlendirilir, bu sırada mide fıtığı onarılır ve nüks etmesini/yinelemesini engellemek için de “midenin tepe kısmından bir parça “yemek borusu etrafına sardırılır (fundoplikasyon)”

Mide Reflü ameliyatında en sık uygulanan teknik, Laparoskopik Nissen ameliyatıdır. Laparoskopik (kapalı) teknikler, açık ameliyata göre çok çok daha az ağrılı ve hasta konforunu, hayat kalitesini bozmayan çok değerli ve cerrahide daima “ilk seçenek yöntemlerdir”. Ancak bu ameliyatları “laparoskopik yapabilmek” “laparoskopik cerrahide deneyim sahibi olmak” oldukça zorlu bir süreç gerektirir. Bu sebeple seçeceğiniz cerrah “her türlü laparoskopik ameliyatı başarı ile yapan” ve “laparoskopik mide ameliyatı” ve “laparoskopik mide reflü ameliyatında” 100 ameliyatın üzerinde deneyime sahip olmalıdır.

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ersun Topal, Bursa, Balıkesir, Bandırma, Yalova, Kocaeli, İstanbul illerinde laparoskopik tüp mide ameliyatı, laparoskopik gastrik bypass ameliyatı, laparoskopik kalın barsak kanseri ameliyatı, laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı ve laparoskopik mide reflü ameliyatlarında 2011’den beri binlerce ameliyat deneyimine sahip tecrübeli cerrahlardandır.

Ayrıca çalışmakta olduğumuz SGK anlaşmalı hastanelerde, sigorta kapsamında mide reflü ameliyatınızı olabilirsiniz.